21 Haziran 2012 Perşembe

Live In America - Houston - San Antonıo Hattı (Part-4)

<<<  Blog'umun bir önceki bölümünde, Houston Town Center'da başıma gelenlerden bahsetmiştim... 4. Bölüm ile yine karşınızdayım. >>>

… Eylül Ekim zamanı olmasına rağmen hava sıcaklığının alışkın olduğumdan daha yüksek olması, gezi faaliyetlerimi kısmen sekteye uğratıyordu. Bir de tabi bilmediğin bir ülkede olunca, “haydin kalkın gidek  jerzy düdek” diyerek kalkıp bir yerlere de kolayca gidemeyebiliyorsun. Hal böyle olunca beni gezdirme işi kuzenlere kalmıştı. Gündüz sıcağında dışarıda dolaşılabilecek belli başlı yerler vardı ve kesinlikle bunlardan en önemlisi NASA idi. Küçüklüğümden beri uzay ve uzay teşrifatına karşı oldukça yakın alakam olmuştur; yine filmlerden gördüğüm mekikleri, uzay gemilerini, hatta UFO’ları görebilmeyi umduğumdan Tarkan’ın  (küçük kuzenim) beni NASA’ya götürmesi eşsiz bir fırsat olacaktı.


O güne kadarki düşüncem NASA'nın 5-10 binayı ve araziyi kapsayan bir tesis olduğu yönündeydi; ancak ilk girdiğimiz binadan itibaren tüm tesisi dolaşmamız bir günümüzü aldı. Burası büyük bir tesisten ziyade, uzay araştırmaları için ayrılmış koca bir şehir gibiydi; kaldı ki tesis binaları arasında otobüs seferleri gerçekleştirilmekteydi… (gayet ciddiyim) yalnız, bazı beklentilerimin karşılanmadığını söylemeden geçemeyeceğim, en azından ben UFO’lara yönelik mevzulara nail olmayı beklerken tek bir uzay aracı veya uzaylıya dair en ufak bir emareye rastlayamadım. Genel görüntü, mekik kalkış rampalarının gezilmesi, geçmişten günümüze astronot kıyafetlerinin gelişimi, oksijensiz ortam testleri, Ay araştırmaları, uzaya çıkıp geri dönen araçların uzayda maruz kaldığı etkilerin araştırılması vs. şeklindeydi. Ancak Houston’a gelip de NASA’ya gitmedim olmadı yani :)



Houston’da kaldığım zaman zarfında beni şaşırtan bir diğer durum, rahmetli eniştemin mezarını ziyaret ettiğimizde karşılaştığım manzaraydı. Mezarlıkları son derece düzenli ve temiz olan bu ülke, sadece bu düzenlerinden ötürü değil her milletten, her ırktan, her dinden insanın yan yana yatmasına olanak sağlayan yaklaşımlarından ötürü de bende ayrı bir hayranlık uyandırmıştır. Bir Hintli, bir Müslümanla, hıristiyanla yan yana yatabilmekte burada…

Houston’daki bu kısmi izlenimlerimi bir kenara bırakarak biraz da, Tarkan’ın evlendikten sonra hayatını sürdürdüğü San Antonio şehrine gidelim…

Amerika’daki son haftama girmeden Tarkan beni birkaç gün evinde ağırlamak istemişti. 3 saat süren bir araba yolculuğunun ardından yine güzel anılarla ayrılacağım San Antonio şehrine gelmiştik. Güzel anılar diyorum, çünkü daha şehre girişten şehirden çıkışıma kadar farklı ve hayatımda görmediğim şeylerle karşılaşacağımı pek düşünmüyordum. Tarkan otobanda seyir halindeyken eşi Derya’nın çalıştığı yeri, yemek yedikleri yerlerden bahsediyordu, o esnada yan arabada Derya’nın bulunduğunu fark ettik birden. Günlerden pazardı ancak Derya işyerine uğrayıp bazı dökümantasyonları alması gerektiği için işyerine geçiyordu, bana da “gelip görmek ister misin” diye sorunca değişiklik olsun maksadıyla diğer araca geçtim. Çalıştığı yere gittik, otoparkta beklerken etrafın korku filmlerini andıran bir ıssızlık içinde olduğunu hissettim. Hava almak için araçtan dışarı çıktım, yeterince sıcaktı hava ve arabada beklemek akıl karı değildi. Derya işini halledene kadar etrafa, araçtan da çok uzaklaşmadan, bir göz atmak istemiştim. Hemen 10-15 metre ötemdeki ağacın arkasında bir şeyin beni gözetlediğini gördüğümü hatırlıyorum. Pek seçemesem de kediye benzetir gibi oldum. Birden ayağa kalkınca bunun bir rakun olduğu farkettim :) o şaşkınlıkla, hayatımda ilk kez gördüğüm bu hayvanı daha yakından görmek için ağaca yöneldiğimde birden arkamda bir hareketlenme oldu. Orta boy bir geyik arkamdan geçiyordu. (Yuhhh !!) Aynı dakika içinde iki farklı hayvan tarafından kuşatılmıştım ama bu korkudan çok heyecan bende yaratmıştı. Tam bu esnada Derya’nın arabanın yanında bana gülümsediğini gördüm.

Eve dönüş yolunda bana, bu şehrin birçok yerinin doğal bir park olduğundan bahsetti. Burada kedi yerine rakunlar, köpekler yerine geyikler, ayılar yollarda dolaşırmış. Gayet ilginç ve eğlenceli gelmişti o zaman bana bu durum :)

Gelecek Bölümde : Alışveriş Canavarları, Mum Müzesini Birbirine Kattı !! 

2 yorum:

  1. kartlaşmış yaşında gidebilmişsin ABD'ye birader. 27 ne ya. Ben 19'ken gitmiştim.

    YanıtlaSil
  2. sen iyi fırsat bulmuşsun... benim fırsatım anca 2009'da kapımı çaldı...

    YanıtlaSil

Devrim niteliğindeki DeFi Protokolü IPOR 22 Mart 2023'te Bitget'te listelenecek

  Bitget, geleneksel finans oyuncuları için IPOR pratik çözümü ile DeFi ve TradFi arasındaki boşluğu dolduracak Victoria, Seyşeller, 20 ...