28 Şubat 2018 Çarşamba

Kanal İstanbul'un Asıl Fikir Sahipleri

"Çılgın Proje" olarak lanse edilen Kanal İstanbul...

Çok değil, henüz 45 gün önce Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan'ın "2011 yılından bu yana üzerinde çalışıyoruz, isteseniz de istemeseniz de sonuçlandıracağız" dediği, kendisine yakın çevrelerin "Fikir sahibi, isim babası, mimarı, mühendisi açıkçası tek sahibi Erdoğan'dır" şeklinde nitelendirdikleri bu mega proje aslında yıllar önce, o dönemin siyasi partilerinden Demokratik Sol Parti (DSP)'nin genel başkanı rahmetli Bülent Ecevit'in hayata geçirmeyi arzu ettiği bir projeydi.

ecevit kanal projesi ile ilgili görsel sonucuSadece 24 yıl öncesine dönmemiz yeterli olacaktır, o dönem DSP'nin seçim vaatlerinden biriydi proje.... Rahmetli Bülent Ecevit, İstanbul’un Avrupa yakasında Karadeniz ile Marmara arasında bir kanal açılmasını önermiş ve bu proje, DSP’nin Kanal Projesi adıyla partinin seçim broşürlerinde yerini almıştı. Her nasılsa bu durumun üzerinde çok durulmuyor, hatta hiç durulmuyor.

Fikir tabii ki yeni değildi. Projenin tarihi Roma dönemine kadar dayanıyordu. Osmanlı Devleti döneminde ise Kanuni Sultan Süleyman döneminde proje gündeme gelmiş ancak iptal edilmişti. Daha sonraları Karadeniz ve Marmara’yı yapay bir su yolu ile bir birine bağlama fikri daha 16. yüzyıldan itibaren 6 kez daha gündeme getirilmişti. Bunlardan birinde; Karadeniz’in, Sakarya Nehri ve Sapanca Gölü üzerinden Marmara’ya bağlanması düşünülmüştü. Bu plana göre, bağlanma iki aşamada olacaktı. Birinci aşama; Sapanca Gölü’nün doğusundan geçerek kuzeye akan ve Karadeniz’e dökülen Sakarya Nehri ile Sapanca Gölü arasına kanal açmaktı. İkinci aşama ise; Sapanca Gölü’nün batısında bulunan Marmara’nın en doğu uzantısı olan İzmit Körfezi ile arasına kanal açmaktı. Açılan bu kanallarla Karadeniz ve Marmara, Sakarya Nehri ve Sapanca Gölü üzerinden birleştirilmiş olacaktı. Fakat, zamanın zorlukları ve savaşlar nedeniyle bu plan gerçekleştirilemedi.

ecevit kanal projesi ile ilgili görsel sonucu

Cumhuriyet dönemine bakarsak; kanal fikri ilk defa TÜBİTAK tarafından ortaya atıldı.
Ağustos 1990’da, Bilim ve Teknik Dergisi’nde yayımlanan bir makalede öneri sunulmuştu. Dönemin Enerji Bakanlığı Müşaviri Yüksel Önem yazdığı bir makalede; “İstanbul Kanalı’nı Düşünüyorum” başlığını kullandı. Bu projede; kanalın bu sefer Avrupa yakasında yapılması ve Büyükçekmece Gölü’nden başlayarak, Terkos Gölü’nün batısından geçecek şekilde, Marmara’nın Karadeniz’e bağlanması öngörülüyordu.

İlgili resimPlana göre ortalama olarak 150 metre genişliğinde ve 25 metre derinliğinde bir kanal yapılacağı ifade ediliyor. Tamam da İstanbul Boğazının en dar yeri 700 metre ve en geniş yeri 4200 metredir. İnanmayan da genel bir araştırmayla bu rakamlara ulaşabilir. Bu durumda yeni yapılması planlanan kanal Boğaza nasıl alternatif yaratacak? 

Biraz daha araştırma yaptım, 1936 yılında imzalanan ve Türk Boğazlarından (İstanbul ve Çanakkale boğazlarından bahsetmekteyim) geçişi düzenleyen Montrö Sözleşmesi uyarınca bu alternatif mümkün gözükmüyor. Zira bu sözleşmede, geçişlerin mutlak suretle boğazlardan gerçekleştirileceği ifade ediliyor. Bu halde biz ülke olarak diğer ülkelerin gemilerini nasıl bu dar boğazdan geçmeleri hususunda zorlayabileceğiz? 

Bütün bu proje hangi kaynakla gerçekleştirilecek? bunlar konusunda bir fikrimiz dahi bulunmuyor bu arada...


1 yorum:

  1. Kanal istanbul projesi bir çok doğal kaynağımıza zarar verecek sözde karadeniz ile marmara boğazlarını birbirine bağlayacak lakin bu süreçte sazlık barajımıza zarar verecek hatta ortadan kaldıracak, kentin su tedariğinde sıkıntı yaşanacak... Yapay geçişkenlik sebebiyle denizlerimizde zarar görecek doğaya vereceği diğer zararları konuşmakla bitiremeyiz ama ne olacak bu geçişlerden ülke rant sağlayacak yazık.

    YanıtlaSil

Devrim niteliğindeki DeFi Protokolü IPOR 22 Mart 2023'te Bitget'te listelenecek

  Bitget, geleneksel finans oyuncuları için IPOR pratik çözümü ile DeFi ve TradFi arasındaki boşluğu dolduracak Victoria, Seyşeller, 20 ...