3 Ağustos 2012 Cuma

Sapanca Gölü'nün Hikayesi...

Tüylerim diken diken oldu bu hikayeyi Sapanca'lı Kamil Amca'dan dinlediğimde... Gönlü kırılan, ahı tutan değerli bir dervişin öyküsü aslında Sapanca... Dinlediğim ve anladığım kadarını, yoldan çok da sapmayarak sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sapanca Gölü için dünyanın en güzel 2. gölüdür deniyor, ufak bir yer de olsa doğal güzellikleri insanları, özellikle de şehir tantanasından kaçmayı kafasına koymuş insanları oraya çekmekte... Kafa dinlemekse niyetiniz, Kırkpınar tavsiyemdir, ben yazlarımı orada geçiriyorum. Bire bir diyebilirim yani...




Hikayeyi dinlemek bana şuradan nasip oldu : İşyerinden yeni çıkmıştık, servisleri bekliyorduk, iş arkadaşlarımdan Kübra, Sapanca'da yazlığımız olduğunu duyunca, göle ait bir hikaye olduğundan bahsetmişti. Merak ettim, ancak bunun tam hikayesini hikayenin doğduğu yerden, birinci ağızdan dinlemem gerektiğini düşündüm. Haftasonu Sapanca'ya geçtim haliyle; yan çiftliğin sahibi Kamil Amca ile rutin sohbetlerimizi yaparken birden bardaktan boşanırcasına yağmur başladı. (Gerçekten de Sapanca'nın yağmuru bir başkadır... 10 dakika bile yağsa ağaçları söküp götürecek bir sel yaratacak sanırsınız.) Yağmuru görünce vermiş olduğum "Gök delinseymiş ya, bu ne böyle, rahmet rahmet !!" tepkisine karşılık Kamil Amca "Bunun bir hikmeti, bir hikayesi var" dedi bana. Yerel halk bu efsaneye sorgusuz sualsiz inanırmış. Sağanak Yağış konusunun göl hikayesiyle bağlantısını henüz bilmeden dinlemeye başladım ben de...



Rivayete göre, Adapazarı'nın Erenler Tepesi'nde bir zamanlar "Ağaç Baba" isimli bir derviş yaşamaktaymış. Ağaç Baba, unvanını, daha tohumundan büyümesine kadar sevgisi ve ilgisiyle yetiştirdiği ağaçlardan almış. Derken bir gün Ağaç Baba, Erenler'den kasabaya inmeye karar vermiş, kasaba meydanında kahvehane tarzı bir yere girmek istemiş ama içeri almamışlar. Yoldan geçenlere selam vermek istemiş, dervişin selamı havada kalmış. Hangi kapıyı çaldıysa kimse ona ne selam vermiş, ne ekmek ne de su ikram etmiş. Derviş bu durumu çok içerlemiş. İnsanların kibirli tavırları onu derinden yaralamış. Tepeye doğru aç susuz haliyle yol alırken patika üzerinde bir barakaya gözü ilişmiş, "Şu kapıyı da çalayım bir su niyaz edeyim, belki bir yudum su verirler" demiş. Baraka sahibi, kasaba halkına sapan yapıp satan bir esnafmış, dervişi güler yüzü tatlı sözüyle içeri buyur etmiş; yedirmiş, içirmiş... Derken delicesine bir yağmur başlamış, yağmurda evine dönemeyeceğini düşündüğü dervişe yer vermiş, yatak vermiş, rahat ettirmiş kısacası... Sabah olmuş kalkmışlar; Sapancı, dervişi tepeye çıkan yola kadar uğurlamış. Ağaç Baba, kendi barakasına geldiğinde ardına dönmüş ve bir de bakmış ki kasabanın bulunduğu düzlük, gece yağan o sel yağmurunun etkisiyle tamamen sular altında !!

O günden sonra Ağaç Baba, ölümüne kadar ağaç dikmeye devam etmiş. Ağaç Baba'nın diktiği fidanları koparan ya da yetiştirdiği ağaçları kesenlerin elleri kururmuş; bu yüzden kimse ormanlara el süremezmiş. Kendisi de ölümüne yakın göl kenarına kurulan başka kasabaların halklarına ağaç yetiştirmeyi ve onlara ilgi göstermeyi vasiyet etmiş. Bugün hala Sapanca, alabildiğine yeşil bitki örtüsüyle doğa harikası görünümünü koruyor. Kasabaları, köyleri arasındaki yollar, patikalar ağaçlar arasında uzayıp gidiyor.

Kısa da olsa yapmış olduğum araştırma sonucunda önemli bir bilgiye daha ulaştım Sapanca gölüyle ilgili... Sualtı arkeologlarından Ali İlker Tepeköy, 2008 yılının Ekim ayında, ekibiyle sualtı dalışları neticesinde Sapanca Gölü dibinde düzgün kesilmiş yerel taşlarla inşa edilmiş bir kilise kalıntısı olduğunu tespit etmiş. Bu kalıntının, sular altında kalan kasabanın kilisesi olmadığını hangimiz söyleyebilir?

2 yorum:

  1. teşekkür ederim, elimden geldiğince güncel konulara değinmeye çaba gösteriyorum... saygılar...

    YanıtlaSil
  2. Erenler tepesi diye bi yer yok. Kim soylediyse ysnlis bilgi vermis

    YanıtlaSil

Devrim niteliğindeki DeFi Protokolü IPOR 22 Mart 2023'te Bitget'te listelenecek

  Bitget, geleneksel finans oyuncuları için IPOR pratik çözümü ile DeFi ve TradFi arasındaki boşluğu dolduracak Victoria, Seyşeller, 20 ...