24 Ağustos 2012 Cuma

Onuncu Köyün Peşinde...

Zamanın çok ötesinde bir mevzudur yalan; üzerine şarkılar yazılan, yazdıran, kendinden konuşturan bir mevzudur. Ta küçükken başlar yalanlar, önce ebeveynlerimiz bizi kandırır : “Seni leylekler getirdi yavrum, yaramazlık yaparsan seni polise bekçiye veririm” gibilerinden… Pek kalmadı gerçi bu zırvalıklar, artık herkes neyin ne olduğunu biliyor. 8 yaşında bir çocuğu çeviriyorum yolda, ufaklık dereye sulu götürüp susuz getiriyor beni... 


Sonra bir bakıyoruz, istediklerimizi elde etmek adına ufak çaplı yalanlara başvuruyoruz. Diyorum işte, önce ufaktan başlıyoruz. Bir yerlere gideceksek arkadaşlarımızla, ilk başvurduğumuz yalan “Arkadaşıma ders çalışmaya gidiyorum, onlarda kalacağım” oluyor. Öğretmen sözlüye kaldırdığında sorduğu soruları bilemezsek “Hocam çalışamadım, elektrikler kesikti” (klasiktir). Biriyle kavgaya tutuştuğunda okulda, “Hocam önce o başlattı” (Halbuki ilk tekmeyi yumruğu sen atmışsındır). Sene sonu karnende düşük not gelip de ailen sana nedenini sorduğunda “Ama anne, sınıfta herkesin notu düşük bu derste…” Sonra yetişkinlik dönemi gelir, bu kez yalanların rengi de boyutu da değişir. Değişiyor da… Yine istediklerini elde etmek adına düşünürsün, yalan söylemek senin için çok zararlı değildir gibi görünür. Ama ilerleyen dönemlerde bunun sıkıntısını yaşarsın; gerçekler ufak ufak ortaya çıktığı gibi, söylenen yalanlar da gerçek yüzünü gösterir. Rencide eder insanı…

İki boyutlu olduğunu söylüyorlar yalanın... Birincisi yalan söylenen kişiyi üzmemek, kırmamak hatta küskünleri barıştırmak adına kullanılan yalanlardır. Pembe yalanlar diyoruz bunlara... Bir de insana doğrudan zararı dokunan, kırıcı, aldatmaya yönelik yalanlar vardır ki bazen bunların kötü sonuçlar doğurmasını ne engelleyebilirsiniz ne de geriye döndürebilirsiniz. Ok yaydan çıkmıştır bir kere... 

Bir de gerçekler vardır; gerçekleri dibine kadar kullanır insan; bunları da "Doğrucu Mahmut" olarak nitelendiriyoruz. "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar" atasözünün tanımladığı bir konudur zaten bu. Hayatı boyunca doğru da söylemiş olsa, bazen öyle anlar vardır ki kendini karşı tarafa inandıramaz, ispat dahi edemez. Ama aslında sürekli onuncu köyün peşindedir. Bilir ki, doğrular er geç ortaya çıkacaktır. Halbuki gerçekler apaçık ortadadır, gün be gün... Ama olan oldu mu, ölen öldü mü, biten bitti mi, doğruyu dağdan aşırıp getirse dahi faydasını sağlayamaz Mahmut... Bir de söylediği doğruların "yalan" olduğu düşünülüyorsa... İşte o zaman vay Mahmut'un haline...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Devrim niteliğindeki DeFi Protokolü IPOR 22 Mart 2023'te Bitget'te listelenecek

  Bitget, geleneksel finans oyuncuları için IPOR pratik çözümü ile DeFi ve TradFi arasındaki boşluğu dolduracak Victoria, Seyşeller, 20 ...