20 Nisan 2018 Cuma

Buyrun Elazığlı Çiğ Köfte Sofrasına...

Merhaba dostlarım,

Elazığlı anadan doğma bir gurme olarak, yörenin paylaşılamayan lezzeti üzerine yazmadan duramadım. Gerek Adıyaman, gerek Gaziantep ve Urfa, gerekse Elazığ cephesinden "bu lezzet bize ait açıklamalarından bağımsız olarak ben işin lezzet kısmına odaklandım. Bunun üzerine yazmayı doğru buluyorum.

Gelin evde çiğköfteyi nasıl yapıyorum, bunun sohbetini yapalım ama önce malzemelerden başlayalım her zamanki gibi: 




  • 2 su bardağı köftelik ince bulgur (tercihim esmer bulgurdur benim)
  • 1 bardak ketçap,
  • Zemini tırtıklı tepsi,
  • 2 su bardağı sıcak su,
  • 1 adet soğan,
  • 2 diş sarımsak,
  • Yarım demet maydanoz,
  • 2 yemek kaşığı biber salçası,
  • 2 çorba kaşığı domates salçası,
  • Yarım çay bardağı nar ekşisi,
  • 1 çay bardağı zeytinyağı,
  • Yarım bardak limon suyu (Tercihendir, ben bullanmıyorum çünkü lezzeti ekşi hale getirebiliyor.)
  • 1 çay kaşığı çemen tozu,
  • 2 çay kaşığı tuz,
  • 1 çay kaşığı karabiber,
  • 1 çay kaşığı kırmızı pul biber,
  • 1 çay kaşığı kimyon ve 2 çay kaşığı isot...

Tırtıklı tepsi önemlidir; yoğurma esnasında zemin ile eliniz arasında harç ezilmelidir. Öncelikle esmer bulguru tepsiye boşaltıp üzerine 2 bardak sıcak su döküyorum. Sonra üzerini 5-10 dakika bir bez havlu ile kapatıyorum ki kendi buharıyla bulgur yumuşasın.

Ardından ayrı bir kapta ketçap, ince kıyılmış soğan, iyice ezilmiş 2 diş sarımsak, ince kıyılmış ve sapları temizlenmiş maydanoz, çemen tozu, karabiber, isot, tuz, kimyon, domates ve biber salçalarını iyice karıştırıyorum. Bunu yaparken hijyenik eldiven kullanmanızı öneririm. Daha sonra bu karışımı, önceden sıcak su ve buharıyla yumuşattığımız esmer bulgurla karıştırıp tepside yoğurmaya başlıyorum. Bu yoğurma işlemi yarım saat kadar sürmelidir zira bulgurun sertliği hem sıcak su hem de benim yoğurma performansıma göre ortadan kaybolmaktadır. Karışım belli bir kıvama geldiğinde, zeytinyağı ve nar ekşisini de ekleyerek yoğurmaya 5-10 dakika daha devam ediyorum.

Son işlem her zamanki gibi çiğköftenin sıkım haline getirilmesidir. Servise hazır hale gelmiştir bile :)

AFİYET BAL ve ŞEKER OLSUN... 

Mangal Başı

"Mangal Başı, Keyfin Başlangıç Noktasıdır" derim hep.

Biz Türkler için mangalda ızgara yapmanın keyfi, pişen etin lezzeti bambaşkadır. Kor kömürün, közün kokusu ete sinmelidir ki tadı çıksın. Bir düşünün; mangalda patlıcan, biber, domates gibi sebzeleri bile közlediğimizde müthiş bir tat alır bu gıdalar. 

Halihazırda dönemi de başladı, yaz geldi, mangal yakmak artık farz olacak. Bu bakımdan sizlere ciddi deneyimlerle elde ettiğim mangal yakma tekniklerini kısaca aktaracağım bu yazımda... Peki mangal yakarken bize neler lazım olacak?

- Yerden biraz yüksek ve alttan hava alabilecek orta büyüklükte bir mangal,
- Meşe kömürü dediğimiz odun kömürü, 
- Ateşi kolayca tutuşturabilmek için bir iki dal çıra,
- Kibrit veya çakmak,
- Yeterli miktarda gazete kağıdı,
- İhtiyaca göre ispirto veya reşo yakıtı dediğimiz sıvı tutuşturucu jel de yardımcı olacaktır.


Haydi başlayalım!


Mangalın alttan hava alan kısmının rüzgarı karşıdan almasına dikkat etmeliyiz. Nedeni, mangalımızın kendi kendini yellemesini sağlamak. Ben işi garantiye almak için önceden reşo yakıtına buladığım gazete kağıdını mangalın zeminine koyup çevresine "ufak kızılderili çadırı" şeklinde çıraları döşüyorum. Bu çıraların çevresine de ufak kömür parçalarını yerleştirip kaymalarını önlüyorum. 

Şu andaki görüntüye göre mangalın en altında bir parça gazete kağıdı ve üzerinde çıralar bulunuyor. Başka bir ufak gazete parçasını çakmak yada kibritle tutuşturup hazırlanan bu düzeneği alttan ateşe veriyorum. Zaten reşo yakıtı tutuşmayı hemen sağlıyor ancak bu jel elinizde yoksa alttaki gazete kağıdı hemen tutuşacağından çıraları da kendiliğinden tutuşturacaktır. 

Ateş kendini buldu ancak devamını getirmek mesele. Bunun için önceden tedarik ettiğim ya da çevreden topladığım çalı-çırpıları seri biçimde ateşe bırakıyorum. Ateş tam kapasite performans göstermeye başladıysa kömür parçalarını yavaş yavaş ateşe atarak beslemek çok önemli. Kömürleri koyarken bir eldiven kullanıyorum çünkü mangala et dizerken kapkara ellerle iş yapmak istemem. 

Kömür ile ateşi beslemek özen isteyen bir iştir. Birden yığarsam, havayla irtibatı kesilen ateş çabuk söner. Çok zaman aralığıyla atarsam da aynı etkiyi yaratır ve ateşim kuvvetlenmez. Ateş her zaman altta olmalıdır, kömür ise üstte. Ateş her zaman kömürü besler, bunu unutmayın ve telaşa kapılmayın. Kömürün köz olmamasından korkmayın, çünkü ateşiniz ne kadar kuvvetli olursa, köz olmayacağını düşündüğünüz kömürünüz o kadar çabuk kıpkırmızı hale gelir.

Kömürler dizildikten sonraki meselemiz yellemedir. Alttaki ateşi her yelleyişimizde kömürümüz daha da kırmızılaşacaktır. Yellerken dizilen kömürlerin dağılmamasına dikkat etmeliyiz. En alttaki kömürlerin yavaştan köz olduğunu görürsek artık işin sonuna gelmişiz demektir. 


Baktım ki alttaki kömürler köz oldu ama üsttekilerde siyah ve harlanmamış tarafları var, maşa yardımıyla siyah kısımları alttaki köz kömüre çevirerek üstteki kömürlerin de köz haline gelmesini sağlayabiliyorum. Son zamanlarda kömürü köze dönüştürmek için pratik yöntemler kullandığım oluyor. Ev ortamındaysam saç kurutma makinesi :) çok işimi görüyor. Dışarda yapıyorsam da ispirto veya dediğim gibi reşo yakıtı işimi oldukça kolaylaştırıyor. 

Artık etlerinizi, sebzelerinizi közleyebileceğiniz mangalınız hazır. Mutlu mangallar :)

19 Nisan 2018 Perşembe

Elazığ Kebabı Mangalla Güzel

Değerli dostlarıma merhaba,

Boğazına düşkün olunca insan, sürekli bu yönde aksiyon almaya, karnını doyurmaya yada bunları sevdikleriyle, takipçileriyle paylaşmaya gayret gösteriyor. Şu ara favorim, dışarıda kebapçılarda da zevkle tecrübe ettiğim Urfa, Adana ve Elazığ usulü kebap.

Bu kez kendi el becerimle hazırladığım Elazığ kebabının yapımını size aktarıyor olacağım:

Bunun dışarıda kendimizce yapılması zor bilinse de hiç de göründüğü kadar zor ve meşakkatli değil. Çoğunlukla aile arasında 6 kişilik (ki kişi başı 2 adet şiş düşecek biçimde) hazırlık yaptığımı hesaba katarsak, ben bugün ortalama 4 kişilik bir tarifte bulunmayı uygun görüyorum:

- Yarım kilo az yağlı dana kıyma (kasabınıza kebap yapacağınızı iletirseniz buna uygun kıyma çekecektir. Bir defa çekilmiş olması önemlidir.)

- 250 gram kuyruk yağı (Yine kasabınızdan tedarik edebilirsiniz. Kuyruk yağı olmadan olmaz, zira tadı veren bu yağdır.)

- 2 çay kaşığı tuz,

- Tercihiniz ölçüsünde kırmızı pul biber,

- Yine tercihiniz ölçüsünde 1 adet kırmızı biber.

- 4 adet orta kalınlıkta kebap şişi ve tabii ki mangal. Mangal yakmanın inceliklerine ekli yazımda erişebilirsiniz.

Gelelim bu güzel lezzetin hazırlanışına;

Öncelikli olarak kuyruk yağının hazırlanması esastır. İki yöntemle hazırlayabilirsiniz. Birincisi, ince ince kıyarak, kıymadan da ufak parçalar halinde parçalayarak dana kıymaya katabilirsiniz. İkincisi, blender'dan geçirerek tam anlamıyla "muzlu süt" kıvamına geldikten sonra kıymaya katabilirsiniz. Büyük bir kaba ihtiyacınız var çünkü iyi bir yoğurma işlemi gerekecek. Kıyma ile kuyruk yağını birbirine kattıktan sonra 2 çay kaşığı tuzu, kırmızı pul biberi ve tercihiniz dahilinde ince kıyılmış kırmızı biber parçalarını da mevcut karışıma eklemelisiniz. 5 dakikalık bir yoğurma yeterli olur.

Musluğunuz, suyun ip gibi akacağı biçimde açık kalsın. Bununla birlikte şişlerinizi hafiften sıvı yağ ile güzelce yağlayın ki pişirme sonrası eti şişten ayırırken sorun çıkmasın. Önemli bir uyarı daha; gıda işinde temizlik ve hijyen esastır, kendi yemediğimi kimseye yedirmem. Bu uyarıdan sonra tarife devam edebiliriz.

Elinizi hafifçe ıslatıp kıymaları yumruğunuzun yarısı kadar büyüklükte, ana parçadan koparıp şişin ortasına yaymalısınız. Çok kalın olmamasına özen gösterin. Neden derseniz, et ne kadar kalın olursa iç kısmının mangalda pişmesi daha zor olur. Dışı kurur ve kararır içi pişene kadar.

Hazırladığınız şişleri hemen mangala koymayın, 10-15 dakika kadar şişleri bekletip dinlendirin. Bu esnada mangalınız köz halini almaya başlamış olsun. Zira eğer yeni yanmaya başlamış ateşe şişleri dizerseniz, etin bünyesindeki yağ çabuk erir ve et kuruyarak kömür halini alır. Bu nedenle köz halini almış mangal en idealidir. 10 dakikalık köz mangal ateşi, kebabınızın hazır hale gelmesi açısından yeterli olacaktır. Dilerseniz lavaşa sararak, dilerseniz tabakta servis ederek bu eşsiz lezzetin tadını çıkarabilirsiniz.

AFİYET BAL ve ŞEKER OLSUN...  




17 Nisan 2018 Salı

Muhlama Yapıyoruz, Mutfağa Koşun...

Merhaba değerli dostlarım;

Karadeniz mutfağının vazgeçilmezlerinden "Muhlama'nın" kendi mutfağımızda hazırlanışını tasvir edeceğim bugün size. 

Benim muhlama ile tanışıklığım kötü bir anıyla başlıyor. Ama bazı aşklar vardır; kavgayla olumsuzluklarla başlar, sonu mutlu biter. İşte aynen böyle bir durum. Bundan birkaç sene önce dışarıda muhlama yeme fırsatı bulmuştum. Çünkü bu lezzeti daha önce merak ediyor ve tatmayı düşünüyordum. Yalnız, muhlama hazırlanışı son derece özen ve hassasiyet isteyen bir iş. Bir kere, kullanacağınız malzemelerin kalitesi ve doğallığı herşeyden önemli. Sanıyorum ki ben, o gün hazırlanışında özen gösterilmemiş, kalitesiz ve alelade malzemelerle hazırlanmış bir muhlama ile karşı karşıya kaldım ve o kara günden evlendiğim güne kadar bu lezzetten uzak durdum. Eşim "bir de benim elimden, benim hazırladığım malzemelerden tatman lazım" deyince, ee tabi eşler de kırılamayacağından, oturdum muhlamanın başına. Dışarıda yediğim ile evde eşimin hazırladığı arasında dağlar değil sıradağlar kadar fark vardı. İşte şimdi, bu güzel lezzetin hazırlanışını anlatmaya geçiyorum daha da lafı uzatmadan.



Başlangıcımız her zamanki gibi malzemeler... 2 kişilik muhlama için: 

- 100 gr kolot peyniri, 
- 3 yemek kaşığı tereyağı, (Yüksek yaylalarda doğal şekillerde hazırlanmış tereyağı tercih etmeye gayret edin; zira ana lezzeti bu tereyağı sağlamakta. Eşimin Karadenizli olması bu bakımdan avantaj yaratıyor, Sipraş aracılığıyla yüksek yaylalardan getirtme imkanımız bulunuyor.)
- Yarım çay bardağı mısır unu (Tercihe göre beyaz un da kullanabilirsiniz ama lezzet mısır unundadır kanaatindeyiz) 
- 1,5 bardak su, 
- 1 çay kaşığı tuz...

Tereyağını bir tavanın içerisine dökerek eritin, 
ardından mısır ununu ilave edin ve 5 dakika kadar kavurun. 
Ufak dilimlenmiş peynirleri (kolot) karışımınıza ilave edin, üzerine su ilave ederek güzelce karıştırın ve kaynamasını bekleyin. 
Ardından bir başka tavada 3 yemek kaşığı tereyağını yine güzelce eritip hazırladığınız muhlamanın üzerine ilave edin. 

İşte Hazır... 

AFİYET BAL ve ŞEKER OLSUN.




Arife Tarif: Beğendili Kebap...


Değerli dostlarım, hepinize yeniden merhaba,

Bugün, geçtiğimiz haftasonu Hatay Medeniyetler Sofrasında edindiğimiz izlenimlerden yola çıkarak evde gerçekleştirdiğimiz "Beğendili Kebap" tarifi üzerinden geçeceğim. Yapmış gibi tarif edeceğim ancak hazırlayan ben değilim; eşimin hazırladığı ve sunumunu gerçekleştirdiği bu lezzeti sizlerle "yapmış gibi" paylaşacağım.

4 kişilik bir sofra sunumu için elimizde olması gerekenler şöyle;


- 4 adet patlıcan, 
- 4 adet kırmızı biber, 
- Yarım yada 1 adet soğan, 
- 1 Kg kuşbaşı et, 
- 2 tatlı kaşığı domates salçası,
- 2 tatlı kaşığı biber salçası, 
- 1 çay bardağından biraz az zeytinyağı, 
- 2 adet domates (rendelemek için), 
- 2 tatlı kaşığı tuz, 
- 2 tutam karabiber...
 
Öncelikle patlıcan ve kırmızı biberleri güzelce yıkayıp kuruladıktan sonra üzerine bir kaç bıçak darbesi yapmanız tavsiye edilir. İçi daha güzel pişsin diye elbette. Fırınınızı "ızgara ayarı"na getirip patlıcan ve kırmızı biberleri önden güzelce közlüyorsunuz.

Közlenmiş biber ve patlıcanlarınızı ufak bıçak darbeleriyle kestikten (çizdikten) sonra, zeytin yağı ve sarımsak ile yine küçük bir kap içerisinde karıştırıyorsunuz. Bu esnada, 1 kilo kuşbaşı eti (ki biz 4 kişilik bir sofra sunumu gerçekleştireceğimiz için 1 kg) 1 adet soğan, 2 tatlı kaşığı domates salçası, 1 tatlı kaşığı biber salçası, 2 çay kaşığı tuz ve 2 adet rendelenmiş domates ile düdüklü tencerede yarım saat pişirmelisiniz. Etin durumuna göre bu karışımın içerisine bir miktar su ilave etmeniz gerekebilir. 


Güveç kaplarının içerisine, daha önceden hazırladığınız kırmızı biber ve patlıcan karışımınızı yerleştiriyorsunuz. Üzerine de eti ilave edip yaklaşık 180 derecelik fırında 15 dakika daha pişirerek beğendili kebabınızı sunuma hazır hale getirebilirsiniz. AFİYET BAL ŞEKER OLSUN... 





16 Nisan 2018 Pazartesi

Hatay Medeniyetler Sofrasındayız

Siz değerli okurlarıma tekrar merhaba,

"Boğazına Düşkün Çiftler" olarak bu haftasonu kendimizi -Fatih Kebapçılar Çarşısı'nın- popüler mekanlarından "Hatay Medeniyetler Sofrası"nda bulduk. Ve dedik ki biraz lezzet ve hizmetlerinden sizlere bahsedelim.

"Kebapçı" tabirini kullanıyorum ancak burası tipik kebapçı konseptinden farklı... Öncelikle restorana girdiğinizde sizi, mekana daha önce gelmiş ve lezzetlerini tatmış ünlülerin, işletme sahibi ile çekilmiş fotoğrafları karşılıyor. Bu klasik bir konsept tabii ki, bazı meşhur kebapçıların kullandığı bir yöntem. İstanbul Avrupa Yakasının Fatih semti, Aksaray ve çevresi, daha çok Arapların uğrak yeri haline geldiğinden Arap şarkıcıların, dizi ve film oyuncularının fotoğraflarını da görmeniz mümkün.

Gelelim lafı çok da uzatmadan genel hizmet politikaları ve lezzetlerine... Beni bilen bilir, ziyaret ettiğim restoranlarda lezzetten ziyade hizmet kalitesine öncelik veririm. Bu bir restoran olur, bir kebapçı olur, bir cafe veya gözleme yapan ufak bir esnaf olur. Benim için farketmez, hizmet kalitesi esastır.

Hatay Medeniyetler Sofrasında edindiğimiz ilk izlenim, temizlik ve hizmet anlayışının düşük kalitede olduğu... Önümüze bırakılan menüyü incelediğimizde fiyatların abartı derecede uçuk olduğunu gördük. Yani 3 kişilik bir kebap menüsünün (ki bunun içinde içecek yada çorba-salata başlangıçlarının olmadığını da düşünürsek) 300 TL olduğunu görünce açıkçası "gri düşüncelere" daldık. Menü incelemesini bitirdikten sonra seçimimizi "Beğendili Kebap" ve "Acısız Zırh Kebabı" yönünde yaptık.



Yemekleri beklerken tabii ki duvarda asılı fotoğrafları inceliyorsunuz. Kim gelmiş, kim gitmiş, kim gülmüş, kimin gözü kapalı çıkmış vs vs... Bu esnada garsonlar, tabii ki suyunuzu, lavaşınızı ve bazı ikramları getiriyorlar. Buraya kadar (fiyatlar hariç) herşey normal. Fotoğraf incelemesini bırakıp aperatifler ile lezzet yolculuğuna başlayacakken görüyoruz ki bardak yıkanmamış ve belki de bir önceki müşterinin dudağından çıkan yemek artıkları bardağın kenarında... Eşimle birbirimizi bakakalıyoruz; zira böylesine duyulur, bilinir bir yere gelip böyle birşeyle karşılaşmak şaşırtıyor bizi... Neyse, temiz bir bardakla devam ediyoruz. 

Yemeklerimiz geliyor, gayet sıcak, kokusu da bizi olduğu gibi kendine çekiyor. Önce gözümüz doyuyor. Fena derecede de açız. O sırada azca bırakılmış ekmeğimiz bitiyor ve talepte bulunuyoruz. Ama aldığımız cevap ikinci bir şaşkınlık yaratıyor bizde: "Abi, arkadaşlar ekmek sırasında..."

Sıra olayı da nedir? O zaman biz ekmek sıramız gelene kadar yemekleri mi soğutacağız ya da ekmek geldiğinde yemeklerimizi soğuk mu tadacağız? Derken bu hengamede sıcak lavaşlarımız da ulaşıyor masaya. Mekan tarafından kullanılan etlerin kaliteli olduğuna kanaat getiriyoruz zira tadları oldukça iyi, patlıcan gayet yerinde közlenmiş ve sunum başarılı. Etin kokmuyor olması da ayrı bir artısı bence bu işin. Porsiyonlar doyuruyor bizi. Sonunda işin cezasına geliyor sıra: 

- Beğendili Kebap: 50 TL, 
- Zırh Kebabı: 40 TL,
- Kuver olarak da 4 TL olmak suretiyle toplamda 94 TL ödeyerek mekandan ayrılıyoruz. Ayrılmadan önce garson arkadaşlara kirli bardağı göstermeden ve gerekli uyarılarımı yapmadan duramıyorum tabii.

Halihazırda uzun süredir gidip lezzetlerini tatmak istediğimiz bir yerdi aslında Hatay Medeniyetler Sofrası. Sonuç olarak doyduk mu doyduk; yeri geliyor peynir-zeytin-ekmek üçlemesiyle bile doyuyor insan. Ancak "arada sırada buraya takılırız" diyebileceğimiz mekanlar listesinden çıkarmış bulunuyoruz.

  

11 Nisan 2018 Çarşamba

Acil Telefonlar Fihristi

Değerli dostlarım;

Hayatımızın belli noktaları var, yardıma ihtiyaç duyduğumuz, kendimizi yalnız yada çaresiz hissettiğimiz... Kimimiz eşimize dostumuza koşarken kimimiz yardımı kendi başına çözmeye çabalıyor. 

Öyle haller var ki ne dostunuz ne arkadaşınız ne de kendiniz problemlere çare bulamayabilirsiniz. İşte zor zamanlarınızda size yardımı dokunabilecek çare telefonları:

Servis Adı
Numara
YANGIN İHBAR110
SIHHİ İMDAT112
ALO DOKTORUM YANIMDA113
BİLİNMEYEN NUMARALAR DANIŞMA (TENZİLSİZ)..11811
POSTA KODU DANIŞMA119
ARIZA İHBAR121
KABLO TV ARIZA126
ÇAĞRI (TENZİLSİZ)133
FONO TEL141
ALO ZABITA153
POLİS İMDAT155
JANDARMA İMDAT156
ALO SAHİL GÜVENLIK158
TELEKOM BORÇ SORMA163
KODLU ARAMA168
ALO POST169
ALO TURİZM BİLGİ170
UYUŞTURUCU BİLGİ171
ALO TAEK (Türkiye Atom Enerji Kurumu)172
ALO İZCİ KAN BİLGİ MERKEZİ173
ALO EMNİYET DANIŞMA174
ALO TÜKETİCİ175
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI İLETİŞİM MERKEZİ176
ORMAN YANGINI İHBAR177
ALO VALİLİK179
İŞ VE İŞÇİ BULMA180
ÇEVRE BİLGİ181
RUHSAL BUNALIM DANIŞMA182
KADIN VE SOSYAL HİZMETLER183
SAĞLIK DANIŞMA184
SU ARIZA185
ELEKTRIK ARIZA186
GAZ ARIZA187
CENAZE HİZMETLERİ188
VERGİ DANIŞMA189

10 Nisan 2018 Salı

Evde Hatdak (Hotdog) Anektodları

Değerli okurlarım;

Yaz olsun, kış olsun dışarıda dolaşırken bazen acıkırsınız, sokak büfelerinden aldığınız sosisli sandviçler her zaman lezzet olarak cazip gelir size. Hem doyurucudur, hem de dışarıda yediğinizde daha keyiflidir. 

Bugün size, acıktığınızda evde kolaylıkla yapabileceğiniz hatdak (hot dog) tarifinden bahsedeceğim. Bekar dönemimin has yemeklerinden olan sosisli sandviçin önemli aşamaları var; size bunların püf noktalarını da anlatacağım.

Sosisli sandviç yaparken dikkat etmeniz gereken en önemli husus, sindirim sistemi sağlığınız açısından doğru ürünleri tercih etmektir. Zira, tercih edeceğiniz sosiste yapacağınız en ufak hata, sizi çok zor durumda bırakabilir. Tecrübelerimle de sabittir bu durum.

Reklam gibi olacak ama ben evde Aytaç Dana Sosis kullanıyorum. Hem çabuk pişiyor hem de yeme sonrası midede rahatsızlığa neden olmuyor. Lezzetli de...

Geleyim nasıl hazırlıyorum kısmına... 2 kişilik (ortalama 4 adet) sosisli sandviç için ilk etapta ufak bire tencerede ayçiçek yağını kızdırıp 2 yemek kaşığı domates salçasını su yardımıyla koyu bir çorba kıvamına getiriyorum. Kaynamaya başlamasını takiben 4 adet daha önceden bıçakla üzerlerine çizik attığım 4 adet sosisi bu karışıma atıyorum. Çizik atmamın nedeni, sosislerin içlerine kadar net biçimde pişmesini sağlamak... Bu arada, karışıma dilerseniz kekik de ekleyebilirsiniz, farklı bir lezzet katacağını söyleyebilirim. Yaklaşık 10 dakika kaynaması, sosislerin pişmesi için yeterlidir.


Bahsi geçen 10 dakikayı optimal kullanmak gerekir. Bu esnada ortalarından yarmak suretiyle kestiğim 4 adet sandviçi, tost makinesinde 2-3 dakika boyunca kızartıyorum. Çok kızartmayın, çıtır çıtır olması halinde sandviç ekmeğinin dağılması, kırılması ihtimali var. 2-3 dakika da bu kızartma için yeterli olacaktır. 

Ekmeğimiz hazır, sosislerimiz de... Ama henüz işimiz bitmedi. Tenceredeki sostan dilediğiniz miktarda sandviç ekmeğinin her iki kısmına da gezdirmeniz yemeğinizin lezzetini artıracaktır. Hemen ardından sosisleri ekmeklere yerleştirip biraz daha sos gezdirmeniz gerekebilir. 

Damak zevkinize göre önceden hazırladığınız salatalık turşusu, ketçap ve mayonez ile sosisli sandviçinizi hazır hale getirebilirsiniz. Ben çok tercih etmediğimden Amerikan Salatası kullanmıyorum ancak bu işin raconun da onun da olduğunu kabul etmek lazım...


Devrim niteliğindeki DeFi Protokolü IPOR 22 Mart 2023'te Bitget'te listelenecek

  Bitget, geleneksel finans oyuncuları için IPOR pratik çözümü ile DeFi ve TradFi arasındaki boşluğu dolduracak Victoria, Seyşeller, 20 ...