6 Ekim 2014 Pazartesi

Araba Alacağım Ama Kafam Karışık !?!

İkinci el bir araba alma süreci oldukça kafa karıştırıcıdır. Bir araba alacağınızı etrafınızla paylaştığınız andan itibaren her kafadan bir ses çıkar; birbirine tam zıt yorumlar durumu daha da zorlaştırır. Özellikle de ilk arabanızı alıyorsanız, dikkate alınması gereken yüzlerce şey var gibi gelebilir. İşte ikinci el bir arabayı incelerken dikkat etmeniz gerekenler: 

Otomobili incelemek için mutlaka aydınlık bir hava seçin. Nasıl ki aracın fotoğrafını çekmek için gece uygun değilse, yağışlı havalar da arabayı görmek için uygun değiller. Çünkü çoğu satıcı zaten arabayı size göstermeden önce cilalamış olacaktır ve yağmur damlaları da birçok çiziği ve pası çok güzel gizler. 

Aracı incelemeye tercihen arabalardan anlayan bir arkadaşınızla gitmeniz daha avantajlı olacaktır. Hem ikinci bir göz olarak, hem de arabadan çok hoşlanırsanız göremeyebileceklerinizi arkadaşınız görebilir.

Servis ve bakım kayıtlarını mutlaka sormanızı tavsiye ederim. Eğer bu kayıtlar yoksa aracın bakımlarının keyfe keder yapıldığını varsayabilirsiniz. Yedek lastiğin yerinde olup olmadığını, sonra da durumunu inceleyin. Eğer eskimişse, yenilenmesi gerekeceğinden size pazarlık payı kazandırabilir. Ayrıca tüm lastiklerin tek takım olduğundan da emin olun. Ucuz lastikler, aracın sahibinin diğer konularda da kestirmeleri tercih ettiğini gösterebilir. 

Klimayı hem sıcak hem de soğuk ayarda mutlaka çalıştırıp deneyin. 

Aynı şekilde müzik sistemlerini ve hoparlörü de denemek akıllıca olacaktır. Emniyet kemerleri, koltuk rayları ve kullanılan tüm düğmeler düzgün şekilde çalışıyor mu? bunlara mutlaka bakmakta yarar var. Arabanın ve paspasların altına mutlaka bakın. Paslanma varsa çözümü size pahalıya patlayabilir. Kaynak izleri varsa geçmiş hasarlara işaret ediyor olabilir. 

Otomatik kilit sistemi varsa çalışıp çalışmadığını kontrol edin. Yedek anahtar da çalışıyor mu? Aracın hem dışında hem içinde sistemin çalıştığından emin olun. 

Döşemelerde ve tavandaki lekeler, delikler aracın hor kullanıldığının en büyük kanıtıdır. Satın almadan önce aracı incelemek en doğal hakkınız, eğer satıcı buna itiraz ediyor ya da rahatsız oluyorsa başka bir araç bakmanız daha iyi. Aracın ilanda yazan tüm özellikleri taşıyıp taşımadığını kontrol eder ve taşımadığını fark ederseniz, fiyatı kırmak için kullanabilirsiniz. Prensip olarak tüm eksikleri fiyat pazarlığında gündeme getirmek akılcı ve makul bir yaklaşım olur.

5 Ekim 2014 Pazar

Bugün Güzelliğine Güzellik Katmak İsteyen Bayanlara Yazıyorum (!)

Bugünün konusu “küçük dokunuşlarla büyük güzelliklere adım atıyoruz”

AquaMedi Plastik Cerrahi Kliniği, kişisel sağlık ve mutluluğun daha kaliteli olmasını hedefleyen, tüm hizmetleri tıbbi veriler ışığında kişiye özel dozlarla sunan bir sağlık kuruluşu... İhtiyaç duyulan tedavi; kaliteli ve etkili ürünler ile kişiye özel hazırlanarak, en yeni teknoloji ve profesyonel hizmet ışığında en iyi sonuçları göz önüne seriyor.

Merkezi Etiler - Akatlar' da olan Medikal Estetik ve Estetik Cerrahi işlemlerinin yapıldığı AquaMedi Kliniğinde Medikal Estetik Hekimi Dr. Osman Bulutlar ve Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Hekimi Dr. Ayaz Aslan tarafından bizzat hizmet veriliyor.

Aynadaki her resmin farklı ve kendine özgü olması adına kalite ve etkinliği ön planda tutan hasta grubu çalışmalarında yapılan uygulamalar şunlar :




- Pozitif bir yüz ifadesi için kişiye özel naturel dokunuşlarla, ince ve tüm tip kırışıklıkların giderilmesi, hacim ve nem kazandırmak için (Dermal dolgu ve Botox işlemleri );

- Ciltte ışıltı sağlayan, göz altı morluklarını ve çukurları ortadan kaldırmak amacıyla yapılan Işık Dolgusu;

- Cilt gençleştirme, daha parlak ve kalitesinde artış sağlama, hızlı ve yeniden yapılandırma için cildinize yapacağınız en iyi yatırım olan ( Matrix PRP ve Roller uygulamaları );

- Zamanla azalan kollajen, elastikiyet kaybı ve yer çekiminin de etkisiyle oluşan yüz hatlarındaki sarkmalara karşı ( İple Yüz Germe , Titan , Mezolift );

- Doğum sonrası yada kilo verme esnasında oluşan vücuttaki sarkmalara karşı sıkılaştırma ( İple Yüz , Vücut Germe , Titan , Mezolift );

- Kol , bacak , karın , basen gibi bölgesel yağların ve selülitin ortadan kaldırılması amacıyla ( Mezoterapi , Lipoliz işlemleri );

- Güneş ,hamilelik vs ile oluşmuş lekeleri gidermeye ve önlemeye yönelik uygulamalar ( Kimyasal Peeling , Roller );

- Saç dökülmelerini önlemeye yönelik ( PRP , Saç Mezoterapi , Saç ekimi );

- Yaşam kalitenizi arttırmak , hızlı yaşlanma ve birçok hastalığa karşı Ozon Terapi;

- Estetik Cerrahi alanında, burun , yüz germe , karın germe , liposuction , estetik kulak ameliyatları , kaş kaldırma , dudak dolgunlaştırma , çene ve elmacık kemiklerinin büyütülmesi , FUE yöntemiyle saç ekimi…

Denemekte fayda var :)

21 Ağustos 2014 Perşembe

O Ses "Tecrübe" - Sürgülü Kapı

Beni tanıyanlar, sevenler yada sevmeyenler bilir; imkanım elverdiğince cesaret edilemeyeni, çok tercih edilmeyeni, denenmeyeni deneyen bir mizacım vardır. Bu vesileyle ben de kalktım -biraz da şans eseri- “o ses Türkiye” seçmelerine katıldım. İçinizden “manyak mısın, evladım ne işin var oralarda” dediğinizi de duyabiliyorum. Ama ben de elemelere katılana kadar daha önce farkına varıp da genellikle hepimizin unuttuğu bir şeyi, şükretmeyi yeniden hatırladım.

Elemelerin yapılacağı otele vardığımda kapıda oldukça kalabalık bir yığın vardı. Elinde sazı, gitarı, bir şekilde kendince prova yapanlar mı (ben yapmadım mı, yaptım elbette) dersiniz; bağıra çağıra türkü söyleyenler mi dersiniz; çeşit çeşit insanın arasında buldum kendimi… Bir kere yurdun dört bir yanından, “Anadolunun bağrından kopup gelen” onca insan, -bir umut- geleceklerini etkileyecek o 3-4 dk için saatlerce kapılarda bekliyordu. Bir an kendime, “neden buradayım” diye sordum. Sonuçta zaten aman aman yeteneği olan biri de değilim. “Beklesem mi eve mi dönsem” düşünceleri arasında gidip gelirken prodüksiyon firması çalışanının yanıma yaklaşıp “siz de yarışmacı adayı mısınız, ona göre listeye yazacağım?” hamlesiyle bir anda 10 kişilik bir grupla elemelerin yapıldığı salonda buluverdim kendimi.

Ne hayatlar var…


Sıramı beklerken tanıştığım Çankırı’lı Ekrem’in tek bir hayali var : “allah yürü ya kulum desin, ben yürürüm arkadaş” bu cümleyi en az 5 kez dinlemişimdir 45 dk boyunca. Ekrem, arabesk-fantezi kategorisinde Emrah’ın “götür beni gittiğin yere” isimli parçasını mırıldandı bize biraz… Sesi yanıktı, güzeldi de… Epey de çalışıp gelmiş anladığım kadarıyla. Ama firma çalışanının, yanına yaklaşıp “kardeş sen onu söyleme, başka şarkı seç, sabahtan beri 10 kez bunu dinledik, baydı yeter artık” söylemi Ekrem'in bütün hevesini kırdı. Adamı motive etmek yine bana kalmıştı. "Star olacaksan tek parçalık star olmayacaksın heralde, güzel söylediğin başka bir parçayı dene”... Nitekim öyle de yaptı… Bence oldu da – allah yolunu açık etsin

Bağcılar’dan gelen Burak ise 19 yaşında genç bir delikanlı… Onunsa hayali şu : “Abi, ben bu yarışmayı kazanıp şarkıcı olunca bir barı kapatıp sadece Yıldız Tilbe’ye şarkı söyleteceğim, hastasıyım onun”… Girerken oldukça heyecanlıydı, 3.defa katılmasına rağmen… Tabi Ekrem ve ben, ondan olabildiğince tüyo aldık. Kullandık mı, onu zaman gösterir  Çünkü ben de sürgülü kapıdan girdim, şarkımı okudum ve çıktım sonuçta…

Çok uzatmayayım, sadece iki farklı hayat, iki farklı hikayenin baş aktörünün kısa anektodlarını paylaştım sizinle. Allaha bin şükür işimiz var, ekmeğimiz var bir şekilde, bunlara şükretmek lazım. "Sürgülü kapı"nın ardında geleceğini kovalamak hayalinde olmasam da, yakın dostlarımın “deli misin ne işin var” telkinlerine rağmen denemediğim ve hayatımda “denemedik yapmadık olmasın” diyebileceğim ufak bir tecrübe yaşadım… Son söz “biz size 1 hafta içinde olumlu olumsuz döneceğiz” :)

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Girdap

Bir stüdyo çalışması daha... "Kurtlar Vadisi"ni daha önce seyredenlerimiz hatırlayacaktır. Memati karakterinin seslendirdiği "Girdap" bu kez benim müzik listemde...

13 Ağustos 2014 Çarşamba

*** Doğal Olarak Takipteyiz ***

Stüdyo çalışmalarına devam... Romantizme bir süre ara verip ortama hareket katmaya karar verince ortaya "moonlight" altyapısıyla aya benzer çıktı :) mutlu seyirler :)

4 Ağustos 2014 Pazartesi

** Zaten Aşk Kollar Hiçbir Zaman...**

Farklı parçalarla yine karşınızdayım... "kardan adam"ın araba versiyonunu izlemiştiniz. Orada dikkatinizin daha çok görsel ögelerle meşgul olduğunu fark edince daha sade bir klip yapmaya karar verdim.

Not : Gerçi youtube kapalı olsa da DNS ayarları değiştirilmiş server'lardan yine youtube aracılığıyla seyredebilirsiniz.

Gülşen'den "Kardan Adam" ... Tabii ki yine benim yorumumla... :


** Mükemmel Park Etme Tekniği **


Park etmek ya da edememek iyi bir sürücü olmanın en temel göstergelerinden biri sayılıyor artık. Şehir trafiğinde kısıtlı alanlara mükemmel şekilde park etmekse zamanla ve pratikle kazanılan bir beceri, bunu kabul etmek lazım. 

Fakat artık mükemmel park etmenin yolu da bilimsel olarak ispatlandı. Vauxhall Motors’un desteğiyle Londra Üniversitesi tarafından her seferinde kusursuz paralel park etmenin yolu bulundu. "Paralel Park yapmanın bilimsel formülü!"


Evet bana da saçma geldi zira ne kadar park edersen o kadar pratik elde edersin gerisi de hikaye... İşte her seferinde mükemmel paralel park edebilmenin “bilimsel” adımları: 

1.Park edeceğiniz alanın önündeki araç boyunca, arka tekerleğiniz, arkasına park edeceğiniz aracın tamponuyla aynı hizaya gelene kadar ilerleyin. Direksiyonu kaldırıma doğru tam kırın. 

2.Arka tekerinizin başladığı nokta, önünüzdeki aracın sokağa bakan tarafıyla hizalanana kadar geri gidin. Direksiyonu düzeltip, düz şekilde geri gidin. 

3.Sokağa bakan taraftaki arka tekerlek de öndeki aracın hizasına geldiğinde, direksiyonu diğer tarafa çevirmeye başlayın. 

4.Eğer buraya kadar herşey yolunca gittiyse zaten mükemmel park etmişsiniz demektir. Çıkıp başardığınız harika işi takdir edebilirsiniz. İşte size bir de öğretici videosu... haydin parka :)

Şimdi size bir simülasyon bir de gerçek park etme tekniği videosu :)





11 Temmuz 2014 Cuma

Sarayın Tuzcubaşısı "TuzBaba" (1420-1500)

Tuzbaba hazretlerinin Fatih Sultan Mehmed Han'ın Tuzcubaşısı olduğu rivayet edilir. Asıl adı Halil efendidir.

İstanbul'un fethi sırasında yaşanan problemlerden biri de tuz sıkıntısıdır. Kuşatma uzadıkça tuz stokları da azalıyor. Bakıyorlar tuz tükenirse, yemekle­rin yapılması güçleşecek. Bu konunun tartışıldığı sırada genç Halil "Ağalar! İstediğiniz tuzu ben size bulabilirim. Hem de en kısa zamanda!" diye söze girer. Herkes sesin geldiği tarafa bakar. Aynı ses yine gürler: "Ben ordunun ihtiyacı olan tuzu bulurum” Fakat orada bulunanlar, bu yağız delikanlının ne demek istediğini pek anlayamazlar. Komutanlar, gencin kendinden çok emin olduğunu anladıkları an ge­rekli izni verirler. Ancak içlerinden biri: "İzni verdik, fakat tuzu hemen nasıl bulacaksın? Bunu çok merak ediyo­ruz." diye sorar. Genç Halil "Siz bana irice bir taş havan buldurun, gerisini bana bırakın" diye cevap verir. 

Hemen büyükçe bir havan bulunur. Genç Halil kendisini merakla bekleyenlerin gözler önünde, yerden avuç avuç toprak alıp, havana doldurur. Sonra da tok­makla toprakları karıştırmaya başlar. Çevrede bekleşenler, Yeniçerinin tok­mağı her vuruşta, toprağın renginin değişmekte olduğunu görürler. Havana doldurulan topraklar tuz olmuştur. 

Fatih Sultan Mehmed Han, Fetih Ordusu'ndaki bu Yeniçerinin gösterdiği kerameti daha o gün duymuş, hemen huzuruna çağırmıştır. Yerin­den kalkıp, sırtını sıvazlar ve der ki : "Var git işinin başına. Eğer fetih müyesser olursa, bundan sonra bilmiş ol ki, sarayın Tuzcubaşısı sen olacaksın" 


Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri, Fetih'ten sonra, Halil'i unutmaz, onu hizmetine alır. Tuz Baba ömrünün sonuna kadar Tuzcubaşılık görevinde kalır sarayda. Fatih, Tuz Baba'yı Fetih sonunda saraya aldıysa da bundan sı­kılan Tuz Baba, kendisinden izin alıp, serbest yaşamak üzere Beşiktaş'a, şimdiki camii ve türbesinin bulunduğu yere yerleşir. Bundan sonraki gün­lerini ibadet ve zikirle geçirir. 

Beşiktaşlılar, Tuz Baba Hazretleri'nin manevî koruması altında bulun­duklarına inanırlar. Vefatından sonra da birçok kerametleri görülen Tuz Baba Hazretleri'nin defni sırasında da bir takım olaylar olmuş, sonunda şimdiki kabrinin bulunduğu yere defni sağlanmıştır.

26 Haziran 2014 Perşembe

Ruhumun Gıdası (2)

Daha önce amatörce planladığım müzik projemin ilk sonuçlarını sizlerle paylaşmıştım. O gün baktım ki listelere oldukça slow ve duygusal parçalarla giriş yapmışız :) Biraz daha hareketlendirelim istedim...

Not : Youtube kapalı olsa da DNS ayarları değiştirilmiş server'lardan yine youtube aracılığıyla seyredebilirsiniz.

"Kutsi'nin Geçer'i" ve "Fettah Can'dan Bu Aşkın katili Sensin"... Naçizane Benim yorumumla :)

21 Haziran 2014 Cumartesi

İşte Stres Altında Bile Pozitif Kalabilirsiniz

Çalışma hayatının her gün biraz daha stresli hale geldiği doğru. Stresin iş başarısını engelleyen en önemli nedenlerden biri olduğu da iyi biliniyor. İş hayatında stres bir ölçüye kadar faydalı bulunuyor fakat o ölçüden fazlası da iş ilişkilerini bozuyor, dikkati dağıtıyor, verimi azaltıyor, başarısızlığa sebep oluyor. Tüm bu olumsuzluklar üst üste gelince ister istemez sosyal hayatımız da etkileniyor.
Bu  nedenle iş yeri kaynaklı stresi azaltmanın bazı yolları var. Benim de çok kullandığım ve etkili yollardan biri olduğuna inandığım yöntem ise; strese girdiğim anlarda ufak molalarlar birlikte derin derin nefes alıp vermek. Bu işlemi arka arkaya 5-6 kez tekrarladığımda fark edilir bir rahatlama hissediyorum.
Geçtiğimiz günlerde yine stresli bir anda bu yöntemle rahatlamaya çalışırken çalışma arkadaşımın masasında granini meyve suyu şisesinin üzerine iliştirilen şöyle bir mesaj gözüme çarptı; “Sen her şeye yön verecek güce sahipsin.” Bir anda pozitif düşünmenin çok işe yaradığını fark ettim. Sonra kendi kendime dedim ki; nefes egzersizleriyle birlikte kendimizi bu şekilde motive edebilir, içimizdeki potansiyeli dışarıya çıkarabiliriz.
Benim kartımı sizlerle paylaşıyorum.
Kendi pozitif mesajınız için granini facebook sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
https://www.facebook.com/graniniTurkiye
Bir boomads advertorial içeriğidir.

13 Haziran 2014 Cuma

Ruhumun Gıdası

Çok ama çok uzun süredir planladığım, kendi çapımda eğlenmenin merkezindeki müzik projemin ilk sonuçlarını dostlarımla paylaşmaya karar verdim.

Gerçi youtube kapalı olsa da DNS ayarları değiştirilmiş server'lardan yine youtube aracılığıyla seyredebilirsiniz.

işte son ayların hit parçalarından "Kış Masalı"



Kış masalını takiben, Gökhan Tepe'nin "Veda Makamı", elbette o da benden...

10 Mart 2014 Pazartesi

Boğazın Ağrıyorsa...



Kış ayları en fazla şikayet ettiğimiz mevzulardan biridir şu boğaz ağrısı... Yutkunmak ölüm gibi gelir, hele ki gece uyutmadığı zamanları bile düşünmek istemiyorum...


Boğaz ağrısının en önemli sebebi enfeksiyonlar... Enfeksiyondan kastedilense mikrobik hastalıklar elbette. En önemli mikrop grupları, virüsler ve bakterilerdir. Bunu ilkokul öğrencisi bile bilir yani. Ama ikisinin tedavi yöntemleri birbirinden farklıdır. Özelliksiz virüsler, kendi kendilerine bir hafta içinde tamamen iyileşen hastalıklar iken, bakterilerde antibiyotik kullanımını gerektiren farklı bir tedavi süreci vardır. 

Enfeksiyonlar dışında boğazınızda ağrıya neden olan başka sebepler de olabilir. Örneğin, boğazın kendi enfeksiyonu olmamasına rağmen burunlardan, sinüslerden akan ya da akciğerden kaynaklanan akıntılar boğazda tahrişe yol açarak boğaz ağrısına sebep olabilir. Peki başka neler var, hadi bir bakalım : 

  • Sigara içmek zararlıdır. Sigarayı bırakmadığınız sürece tedaviden tam bir netice almanız mümkün değil. 

  • Kansızlık, tiroit ve guatr gibi sistemik hastalıklar da cabası. Bu problemler sonucu boğaz ağrısı oluşabileceği gibi boyun bölgesine yerleşen bazı enfeksiyonlar da boğaz ağrısına sebep olabiliyor. 

    Boğaz bölgesini rahatlatacak gargara, pastil gibi lokal tedaviler mümkün. Arkadaş, yiyeceğine içeceğine dikkat edeceksin bir kere... Su alımını yüksek tutacaksın. 

    Bağışıklık sistemini desteklemek açısından vitamin ve benzeri ilaçlar kullanacaksın. Çok özel durumlarda, ileride bakteriyel bir enfeksiyona dönüşmesini engellemek amacıyla koruyucu, düşük dozda antibiyotik alacaksın. 

Boğazın ağrıyorsa evde ne yapabilirsin?


  • Sıvı tüketimini arttırmalısın. Tüketilen içeceğin çok sıcak ya da çok soğuk olması zararlıdır, ılık içmelisin. Ballı ılık süt birebirdir genelde...
  • Sigara, kirli hava gibi boğazı tahriş edici nedenlerden uzak durmalısın.
  • Evde kullanılacak gargara, sprey ve pastiller faydalıdır. 
  • Yutulması kolay olan yiyecekler; püre, pilav, makarna, lapa gibi besinler yemeni tavsiye ederim.
  • Gece uyuduğun ortamın çok kuru bir havaya sahip olmamasına dikkat etmelisin. Kalorifer peteğinin üzerine havlu konularak ya da sobanın üzerinde bir bardak su bırakılarak odayı nemlendirmen mümkün.

Boğazın ağrıyorsa nelere dikkat etmelisin?


  • Günde 1,5-2 litre su içebilirsin mesela. Soğuk yiyecek ve içecek tüketmemen gerek.
  • Soğuk havalara uygun giyinmen ve terlememeye dikkat etmen faydalı olur.
  • Özellikle virüs enfeksiyonlarında vitamin yönünden zengin beslenebilirsin, taze sebze ve meyve tüketmen de lazım.
  • Çok sıcak içme, çok da acı yeme.
  • Sigara dumanından uzak dur.
  • Çay ve kahve, içeriğinde bulunan kafein sayesinde boğazın kurumasına yol açar. Bu da boğaz ağrısında istenmeyen bir şeydir.


1 Mart 2014 Cumartesi

"Superman" Olmak İçin Uçmak Ön Koşul Değil...

Norveç…

Sosyologlar Kuzeyin bu soğuk ülkesinin insanlarının ne kadar sıcak olabileceğini sanıyorum daha iyi anlatamazdı…

2,5 dakikanızı izlemek için ayırın; sadece “insan” olmanın aslında nasıl bir şey olduğunu göreceksiniz… İşte bu yüzden bugün başlığım; "Superman olmak için uçmak ön koşul değil..."


8 Şubat 2014 Cumartesi

Metin Gibi; Lefter Gibi...

111 yıllık bir rekabettir bu... Holiganizmin, fanatizmin dışında, renklerin kardeşliğinin ne kadar güzel ve anlamlı olduğunu dostluk hikayelerine şahitlik ederek satır satır okuyun... 

galatasaray fenerbahçe ile ilgili görsel sonucu




Türk Futbol Tarihindeki İlk Derbi...

17 Ocak 1909 tarihinde, şimdiki Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nın bulunduğu ''Papazın Çayırı'' olarak adlandırılan yerde yapılan ve Galatasaray'ın 2-0 kazandığı özel maçla başladı ezeli rekabet... Ezeli rekabetin yeni başladığı bu dönemlerde Galatasaray ile Fenerbahçeli sporcular ortak kiraladıkları bir evde kalıyorlar ve beraber ava çıkıyorlardı.



İki takım sporcuları geceleri bir araya gelirler, sohbet ederlerdi. Yine bir gece sohbetin koyulaştığı sırada Ali Sami Yen, Fenerbahçelileri, "Yarın bizimle maçınız var. Gidin yatın ve dinlenin" diye uyardı.

23 Ocak 1925... Bir karşılaşmada Fenerbahçe penaltı kazanmıştı. Atış öncesinde stadın büyük balkon kısmı çöktü. Fenerbahçeli Cafer Çağatay, bunun üzerine penaltı atışında topu bilerek kaleci Ulvi Yanal’a teslim etti.




17 Kasım 1922... Bu tarihte Kadıköy’de ezeli rakiplerin maçı vardı. Maç öncesinde günlerce yağan yağmur sahayı adeta göle çevirmişti. Fenerbahçe kaptanı Galip Kulaksızoğlu, Galatasaray Kulübü’ne telefon ederek, "Saha çok kötü, maçı erteleyelim" dedi. Galatasaray kaptanı Necip Şahin, "Anamız bizi bugün için doğurdu. Galip Bey, gelip maçı oynayacağız" diye cevapladı. Galatasaray, Kadıköy’e gelip maça çıktı ve Fenerbahçe karşılaşmayı 3-0 kazandı.


İlgili resim



Spor tarihçilerinin derlemelerine göre, yine ezeli rakiplerin birbirleriyle yapacakları bir maç öncesinde, Fenerbahçe Başkaptanı Galip Kulaksızoğlu, Galatasaraylılara, "Oberle kardeşler hasta, Hasan da sakatlanmış. Sizi karşımızda eksik kadroyla görmek istemiyoruz. Dilerseniz maçı erteleyelim" diye haber göndererek, maçın ertelenebileceğini iletti. Fenerbahçe’nin bu önerisini kabul eden Galatasaray, oyuncuların iyileşmesinden sonra, 20 Ekim 1914’te yaptığı erteleme maçında sarı-lacivertli rakibini 6-1 yendi.




Fenerbahçe ile Galatasaray, 1934 yılında Türkiye’ye davet ettikleri yabancı takımlarla birer kez hazırlık maçı yaptıktan sonra, üçüncü maçı "Fenerbahçe-Galatasaray Karması" şeklinde oynadılar. Bu karmanın forması ise iki kulübün renklerinin karışımı olan lacivert, sarı ve kırmızıdan oluştu.



İlgili resim1959 yılı Profesyonel liglerin başladığı ilk sezondu. O güne değin amatörlükle profesyonelliğin içiçe yürüdüğü futbol artık tamamen profesyonel bir hale gelmişti. Ve bu lig mücadelesinin ilk etabı iki gruba ayrılan takımların mücedelesiyle başlamıştı. Galatasaray, Kırmızı Grupta birinci olurken Fenerbahçe ise Beyaz Grupta birinci olmayı başarmıştı. O günkü statüye göre gruplarında birinci olan takımların iki maç üzerinden oynadıkları final sonrasında şampiyon belirlenecekti. İki takım 10 Haziran 1959 günü Dolmabahçe Stadı’ında ilk maç için karşı karşıya geldiler. Tıklım tıklım tribünler önünde oynanan maçın 37. dakikasında Metin Oktay’ın çok sert bir şutu Fenerbahçe kalecisi Özcan Arkoç’u geçtikten sonra ağlara gidiyordu. Ancak bir müddet sonra topun kalenin arkasından dışarı çıktığı görüldü. Gol mü? aut muydu? Herkes birbirine bakarken topun ağları delerek dışarıya çıktığı anlaşıldı. Ve bu golle Galatasaray maçı 1-0 kazandı. 


lefter ile ilgili görsel sonucuSarı-kırmızılı ekibin 6 Kasım 2002’de, FB Şükrü Saracoğlu Stadı’nda ezeli rakibine 6-0’lık yenilgiyle tarihi hezimete uğradığı maçta, başkanlık sıfatıyla ilk Fenerbahçe derbisini izleyen Galatasaray Kulübü Başkanı rahmetli Özhan Canaydın’ın, rakibinin attığı golleri alkışlayarak Fenerbahçeli yöneticileri kutlaması, maça damgasını vurdu. Allah gani gani rahmet eylesin... Tüm ülke derbinin en farklı skorunun bu maçta alındığını düşünürken...

...Takvim yapraklarının 12 Şubat 1911'i gösterdiği, İstanbul'da çok şiddetli lodos yaşandığı ve deniz seferlerinin aksadığı bir günde oynanan "İstanbul Ligi" maçına Galatasaray 6, Fenerbahçe 10 kişilik kadrolarla çıkmışlar, maçın 10.dakikasında Küçük Ali (Galatasaray) maça yetişerek oyuna girmişti. İlk devrenin ortalarında Fenerbahçe kalecisi Ali Said sakatlanarak çıkmış ve maçın geri kalan kısmında Fenerbahçeliler sırayla kaleye geçmişlerdi. Galatasaray'ın 7, Fenerbahçe'nin 9 kişi tamamladığı bu maçı Galatasaray, ezeli rekabetin en farklı skoruyla kazanmıştı. Galatasaray'ın gollerinin dördünü Şehit Celâl İbrahim Bey, ikisini Emin Bülend Bey, birini de Şehit İdris Bey atmıştı.





29 Ocak 2014 Çarşamba

Artık Suyu Ayakta İçmiyoruz...

Çocukluğumuzdan beri suyu ayakta içme konusunda büyüklerimizden duyduğumuz  tek şey, "ayakta içme, üç yudumda bitir!!"  idi... Ama neden ayakta değil de ve üç yudumda içmek? 

Şimdi bu sözün tıbben ve dinen açıklaması nedir, ona bakalım:



Peygamberimiz bile ayakta su içmeme hususunda bizi uyarmış. İlk bakışta bu biraz anlamsız gelen bir öğüt olsa da özüne bakıldığında yine bizim sağlığımız için etkilerinin çok büyük olduğunu görüyoruz. Bir hadiste ayakta su içmenin zararına şöyle işaret etmiş:   “Eğer ayakta su içen kimse midesine verdiği zararı bilseydi, içtiği suyu şüphesiz ki geri kusardı”.   

Yine aynı konu ile alakalı olarak;   “Sizden biriniz ayakta su içmesin. Her kim unutur da içerse kusmaya çalışsın” buyurmuş.
  
Tıbben açıklamasıysa şu:  İnsan midesinin ayakta ve oturur vaziyetteki pozisyonu birbirinden oldukça farklı.  Ayakta duran bir insan eğer sıvı gıda alırsa doğrudan doğruya 12 parmak bağırsağına geçer.  Midenin küçük eğriliğine uyan kısmında mide caddesi denen oluk bulunur. Sıvı gıdalar bu yolu takip ederek zaten devamlı küçük bir açıklığı olan mide çıkışını geçerek 12 parmak bağırsağına gider.   Eğer insan sıvıyı oturarak içerse, bunlar önce midede birikir; asitle karışarak mikropları öldürür ve sonra 12 parmak bağırsağına geçer. Bu durumda oturarak su içen bir insan, bir çok hastalıktan korunmuş olur. Su ayakta içildiğinde tazyikli su sıkılmış gibi organlar hırpalanır. Halbuki oturur vaziyette su kıvrılarak  yavaş yavaş gider. 

25 Ocak 2014 Cumartesi

Şu Başımı Kessem de Rahat Etsem :P

Baş ağrısı... "Şu başımı kessem de kurtulsam" dedirten bela... Hepimizde zaman zaman var, bazen sıklığı arttıkça gerginliğimizi de artırıyor. Uykusuz, sinirli, stresli bir günde, moralimizi bozan bir şey olduğunda ortaya çıkıyor ve bütün günümüzü mahvedebiliyor. Bu illetin 1,000 ayrı nedeni olduğu da sağlık uzmanlarının ortak görüşü...


Basitçe, baş ağrıları daha çok stres, hava durumu, tansiyon ve kanda oksijenin azalmasından ileri gelir. Baş ağrılarını ciddiye alıp doktora başvurmakta fayda vardır aslında. Çünkü baş ağrısı vücudunuzda bir şeylerin eksikliğini haber veren bir işaret bile olabilir kimi zaman... Bu eksiklik sadece kısa bir süre dinlenmek bile olsa önemsememiz gerekir, aksi durumda baş ağrısı kronikleşebilir. 


Belamız olan baş ağrısı için kendimizce neler yapabiliriz, biraz bunlara bakalım:


  1. Migrene dayalı bir ağrınız var ise yaşadığınız ağrıyı, karanlık ve sessiz bir odada yatarak atlatmayı tercih edin. Derin nefes alarak, gözlerinizi kapatarak... 
  2. Stres ve gerilimden uzak bir ortamda dinlenmeye çalışın. Bulunduğunuz yerin havadar olmasına özen gösterin. Çünkü kimi kez baş ağrısı kandaki oksijen seviyesindeki azalma nedeniyle oluşuyor.
  3. Şakaklarınıza, kaşlarınızın arasından alnınıza doğru ve burun deliklerinin üzerinden başlayarak göz kenarlarına doğru cildinizi gererek masaj yapın. 
  4. Doktorlar sıcak duşun, vücutta gevşeme hissi yarattığını ifade ediyor. Duşa girmezseniz, ayaklarınızı sıcak su dolu bir kapta da bekletebilirsiniz. Beyinde yükselen kan akışı bu şekilde ayaklara aktarılır ve baş ağrısı sona erebilir. 
  5. Bir bezi soğuk suyla ıslatarak veya poşete buz koyarak başınıza soğuk kompres yapabilirsiniz. 
  6. Beslenme uzmanları da muz, makarna ve balık yağının baş ağrısına iyi gelen besinler olduğunu söylüyor. Acı kahveye bir iki damla limon suyu karıştırarak içmek de baş ağrısına iyi gelebiliyormuş. 




23 Ocak 2014 Perşembe

St-resssss !!!

Tanımıyla başlayacağım; günlük yaşamda karşılaşılan olayların, insan ilişkilerindeki baskının sonucu hissedilen sıkıntı yada zorlanma durumudur stres… Hepimiz yaşadığımız için değinmek istedim. Siyasetten işten ilişkilerden genel olarak stres yaşayabildiğimiz için.


Hem bedenen hem de ruhen kişiye birçok zarar vermekle birlikte, belli dozda stresin faydalı olduğu durumlar da vardır. Ama genel anlamda stres, kişide bağışıklık sistemini zayıflatıyor,  yorgunluk ve halsizlik; neden olduğu sıkıntı sonucu asabiyet yaratıyor. Yoğun stres, başta mide ve sindirim sistemi rahatsızlıkları olmak üzere bir çok hastalığa da zemin hazırlıyor.

Stresle baş edebilmek için kişinin kendisinde stres oluşturan durumları tespit etmesi, stres yönetimi açısından önemli bir adımdır. Yani önce hastalığınızı bileceksiniz. Örneğin gürültü, önemli bir stres sebebi… Bunun bilincinde olan biri gürültülü ortamlardan uzak durarak ya da bu mümkün olmuyorsa bulunduğu ortamları daha uygun hale getirerek stres oluşturan bu durumdan en az düzeyde etkilenebilir.

Stresle baş etmek için yapılabilecek şeyler var elbette :

o   Spor yapın,


o   Olumlu düşünmeye çalışın,
o   Sağlıklı beslenmeye devam edin. Kafeini, şekeri azaltın mesela. Uyuşturucu ve alkol ile kendinizi tedavi etmeyin.
o   Yeterli derecede dinlenmeye özen gösterin. Uyku düzeninize dikkat edin. En az 8 saat uyku önemli bu aşamada…

o   Ruhunuzu beslemeyi unutmayın. Yani müzik dinleyin, arabada bağıra çağıra şarkı söylemek bile bazen sizi rahatlatabiliyor.


o   Günlük plan yapın, düzenli bir yaşam sağlamaya çalışın. Enerjinizi ve zamanınızı etkin şekilde kullanın.
o   Birkaç şeyi bir anda yapmak yerine işlerinizi sıralayın ve teker teker ele alın. Her yere koşturmaya gayret etmeyin ki kimseyi mutlu edemiyorsunuz
o   İsteklerinizi ve hoşnutsuzluğunuzu ifade edin. “Hayır” demeyi öğrenin ve bunu derken rahatsızlık duymayın
o   Sorunlarınızı aileniz, arkadaşlarınız veya varsa doktorunuzla. Amaç çözüm olmamalı bazen, paylaşmayı öğrenelim.
o   “Eğlence” planlayın. Organize edin. İçinizdeki çocuğu ihmal etmeyin. Spontane olun. Üşenmeyin, yapın. Boş zamanlarınızı size keyif veren hobiler ve aktiviteler ile değerlendirin.


o   “Sıcak” terapisi uygulayın: sıcak paketler, örneğin jakuzi, sıcak banyo, vücut masajı veya duş gibi faaliyetler iiinnanılmaz (!!) rahatlatıcı oluyor; haaa, “sıcak” iyi gelmiyorsa “soğuk” terapi uygulayın.
o   Hayvan besleyin. Balık tavsiyemdir ama, köpek daha etkin olacağından ekstra tavsiyemdir.


o   İmkan oldukça ortam değiştirin; ev, spor salonu, kurs gibi…

14 Ocak 2014 Salı

İlginçlikler Dünyasında Yeni Bir Tur...

Boğalar renk körüdür ve bundan dolayıdır ki kırmızı renge sinirlenmeleri gibi bir durum söz konusu değildir.


















Çoğumuz denemişizdir; deniz kabuğunu kulağımıza götürdüğümüzde bir uğultu işitiriz. Ama bunun kaynağını pek bilenimiz de yoktur. Bu uğultunun nedenini kulağımızın içindeki kan dolaşımının sesi olduğunu hangimiz bilebilir yada tahmin edebilirdi ki?


Tarihte çakmağın, kibritten önce keşfedildiği de ilginçtir.


Dünyaca ünlü sanat tablosu Mona Lisa'nın babası Leonardo Da Vinci, tarihte makası ilk keşfeden mucitti.


İnsan dili, bir duyu organı olmasından ziyade aslında bir vücut kasıdır. Hem de vücudun en güçlü kası...


Hollanda, uyuşturucu konusundaki özgürlükleri kadar laleleri ile de meşhurdur. Ama Hollanda'yı ünlü yapan bu laleler ilk kez Türkiye'den bu ülkeye götürülmüştür.


Yılbaşı yaklaşırken... Noel Baba yada diğer adıyla Santa Claus, ülkemiz sınırları içerisinde yer alan Patara'da doğmuştur. Asıl adı Aziz Nicholas'tır ayrıca... 


Şehr-i İstanbul dünyanın en güzel kenti deriz, bizim için gerçekten de öyledir de... bir özelliği daha var ve bu özelliği gözlerin her daim onun üzerinde olmasının nedenlerinden biridir bence... İstanbul, dünya üzerinde iki kıtada yerleşik tek şehirdir.


Roma imparatoru Cesar, yine ülkemiz sınırlarında kurulmuş olan Pontus Devletini yıktığında şu meşhur sözlerini sarfetmişti : Veni, Vidi, Vici... (Geldim, Gördüm, Yendim)


Köpek sahibi olan arkadaşlarıma önemli bir uyarı... Çikolata, sadık dostlarımız için ölümcül bir besindir. Öyle ki, kalplerine ve sinir sistemlerine ölümcül zararlar vermektedir.






Nar İle Hayata Tutunmak

Nar, kabuğunun özel yapısı sebebiyle 4-6 ay kadar yapısını ve besin değerini koruyabilen nadir meyvelerden...

Narın gizemi çekirdeklerinde... Çok yüksek miktarda antioksidan içermesi sebebiyle nar farklı bir meyvedir. Nar, çekirdekleri ile birlikte tüketilmelidir. Zengin antioksidan kaynağı olmasının yanında; 100 gram narın karbonhidrat ve C vitamini içermesi de önemli özelliklerinin başında yer alır. Ayrıca potasyum yönünden de oldukça zengindir.

Diyet yapanlar için…

Narın sağlık üzerinde fazlaca olumlu etkisi olması yanında, miktarına dikkat etmeden tüketildiğinde kilo sorunu yaratabilir. Kilo kontrolüne dikkat eden arkadaşlar narı miktarına dikkat ederek tüketmeliler. 

Neye iyi geliyor?

  • Nar, ishal tedavisinde rahatlıkla kullanılabiliyor.
  • Özellikle içerdiği antioksidanlar sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Kansere bire bir...
  • Kolesterol ve kan şekerinin dengeli durmasında olumlu etkileri var. Bu bağlamda kalp sağlığını korumada da olumlu etki gösteriyor.

Narı tüketirken...

  • Nar suyunu meyve suyu alternatiflerinde sıklıkla kullanabilirsiniz. Nar suyunu, yemeklerin yanında, ara öğünlerde veya kahvaltıda tüketebilirsiniz.
  • Nardan pekmez de elde edebilirsiniz.
  • Vitamin kayıplarının en az olması için hazırlığından hemen sonra tüketilmelidir. 

Bir Başarı ve Azim Hikayesidir Panyee'ninki...

Hayat bazen önümüze aşamayacağımızı düşündüğümüz engeller çıkarıyor, hedefimiz ulaşılamaz bir noktaymış gibi görünüyor. Sizinle bugün bir başarı öyküsünü paylaşıyorum. Seyrederken keyif alacağınızı düşünüyorum...Keyifli seyirler...

Devrim niteliğindeki DeFi Protokolü IPOR 22 Mart 2023'te Bitget'te listelenecek

  Bitget, geleneksel finans oyuncuları için IPOR pratik çözümü ile DeFi ve TradFi arasındaki boşluğu dolduracak Victoria, Seyşeller, 20 ...