4 Ekim 2012 Perşembe

Aşkını Duvarlara Kazıyan Mimar

Bir önceki blog paylaşımımda sizlere Hürrem Sultan'dan bahsetmiş, Kanuni ile Hürrem’in aşklarının bir meyvesi ol Mihrimah Sultan'a ilişkin ufak bir sırrı paylaşmıştım. Şimdi biraz bu konuya değineceğim.
İstanbul… Neresinden, hangi köşesinden bakarsak bakalım, Osmanlı kültürünü yansıtan tarihi eserlere rastlamaktayız. Bu şehrin olmazsa olmaz silüet objelerinden biri de camiler... İşte bu camilerden ikisi Mihrimah Sultan’ın adını taşımakta… Her ikisi de Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan'ın isteği doğrultusunda yaptırılmış.

Bunlardan ilki Üsküdar ilçesinde bulunan “Mihrimah Camii”dir. Üsküdar iskelesinin karşısında yeralıyor ve "İskele Camii" olarak da adlandırılıyor çevre sakinlerince... 1547 yılında Mihrimah Sultan’ın isteğiyle Mimar Sinan ilk temelini attırıyor caminin... Bu caminin kubbesi, üç yandan yarım kubbe üstüne oturtulmuş; zaten Mimar Sinan bu tekniği ilk defa bu camide denemiş.




Bahsi geçen diğer cami ise Edirnekapı sınırlarında bulunan “Mihrimah Camii”… "Edirnekapı Camii" diye de anılıyor. Şehrin en yüksek yerlerinden birinde bulunan bu cami, 1562-1565 yıllarında yine Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Kubbe yüksekliği 38 metre olan bu cami küçük bir camidir aslında...

Gelelim bu camilerin yapılmasının altında yatan gerçeğe…
Mihrimah Sultan İle Mimar Sinan…
Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsça’da “Güneş ve Ay” anlamına geliyor. Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan 17 yaşına geldiğinde, iki kişi onunla evlenmek istiyor. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa, diğeriyse Mimar Sinan... Süleyman, Hürrem’in iktidar hırsıyla ikna yeteneğini kullanması sonucu Mihrimah’ı elbette ki Rüstem Paşa’ya veriyor ve paşayı sadrazamlığa yükseltiyor.
Gerçi Mimar Sinan evlidir, 50 yaşını da aşmıştır artık ama Mihrimah Sultan’a da deliler gibi aşık olmaktan kendini kurtaramamıştır. Evet, sevdiğine kavuşamamıştır ama aşkını da farklı bir biçimde yaşayarak olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır. Üsküdar’daki caminin, Saray’ın isteğiyle elbet, 1547 yılında Mihrimah Sultan Camii adıyla temelini atar ve 1548’de bitirir. Camiyi yaparken, eserine sanki “etekleri yerleri süpüren bir kadının” dış çizgilerini verir.
Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı’da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul’un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan için… Cami küçüktür. Minaresi 38 metredir yalnızca, çok dikkat çekici değildir. Bir adet incecik kubbesi üzerindeyse 161 pencere, camiin iç güzeliğini aydınlatmaktadır. İçerdeki sarkıtlar ve minare kenarlarındaki işlemeler, Mihrimah Sultan’ın upuzun saçlarını anımsatır insana. Rapunzel misali...
Aşka adanmış, aynı adı taşıyan iki sanat eseridir işte bu camiler...

Daha önce denediniz mi bilmiyorum. Edirnekapı ve Üsküdar’daki camileri aynı anda görebileceğiniz bir yer seçin ve özellikle 21 Mart veya 23 Eylül’de (ki yakın tarihte bunu kaçırmış durumdayız aslında) yani geceyle gündüzün eşit olduğu günde her ikisini seyretmeye koyulun.
Göreceğiniz manzaraysa şudur;
 
Edirnekapı camiinin tek minaresinin ardından kıpkırmızı güneş batmakta iken, Üsküdar’daki caminin ardından ay doğmaktadır. Ve ilginç olan şudur ki; 21 Mart Mihrimah Sultan’ın doğum günüdür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Devrim niteliğindeki DeFi Protokolü IPOR 22 Mart 2023'te Bitget'te listelenecek

  Bitget, geleneksel finans oyuncuları için IPOR pratik çözümü ile DeFi ve TradFi arasındaki boşluğu dolduracak Victoria, Seyşeller, 20 ...