24 Şubat 2013 Pazar

Senden Daha Güzel...

Bünyesinde bir çok tanınmış markayı barındıran Anadolu Grubu'nun lokomotifidir EFES PİLSEN... Bu markanın sponsorluğunda 1976'da kurulan kulüp bugün Türk insanına basketbolu sevdiren, aşılatan ve oynatan tek kulüp olma özelliğini taşıyor. Galatasaray gibi, 1996 yılında kazandığı Koraç Kupası ile Avrupa Fatihi ünvanını kazanan ilk Türk basketbol takımıdır ayrıca... 2011'de isim değişikliğine gidilse de, adı unutturulmaya çalışılsa da bizler bu takımı EFES Pilsen olarak tanıdık; bu ismiyle sevdik... Gelin biraz detaylı bakalım... EFES Pilsen 37 senede neler yapmış?



  • İlk kez Avrupa Kupası kazanan Türk Takımıyız. (1996-Korac Kupası)
  • İlk kez Avrupa'da final oynayan Türk Takımıyız. (1993)
  • İlk kez Final Four organizasyonu düzenleyen Türk Takımıyız. (1992)
  • İlk kez Avrupa Kupası finali organizasyonu düzenleyen Türk Takımıyız. (1995)
  • İlk kez Avrupa Kupaları'nda Final Four'a kalan takımız. (2000, 2001 Selanik)
  • İlk kez Kupa 1'de 3. olan Türk takımıyız. (2000,2001)
  • Önemli Milli takımların oynadığı Uluslararası bir turnuva olan Efes Cup'ı düzenledik.
  • İlk kez NBA 'e basketbolcu gönderen Türk Takımıyız. Mirsad Türkcan ile...
  • İlk kez bir NBA takımıyla ki bu takım Denver Nuggets'tır; maç yapan Türk takımıyız. 
  • İlk kez bir NBA takımıyla Türkiye'de maç yapan Türk takımıyız. (2007) (Minnesota Timberwolves)
  • TBL'nde ilk açılışta şampiyon olan ilk ve tek takımız.
  • TBL'de en çok şampiyon olan takımız. (13 kez)
  • Türkiye Kupasını en çok kazanan takımız. (9 kez)
  • Cumhurbaşkanlığı kupasını en çok kazanan takımız. (9 kez)



Petar Naumoski, Ufuk Sarıca, Tamer Oyguç, Volkan Aydın, Conrad McRAE, Hidayet Türkoğlu, Hüseyin Beşok, Mirsad Türkcan'lı efsane kadrosuyla 1996'da kaldırdığı Korac Kupası, Efes Pilsen'in "Türk Basketbol" tarihinde  kazandığı en büyük başarı oldu. İlk maçta hatırlayanlar bilir. İstanbul'da 76-68'lik skor, Efes Pilsen'e büyük avantaj getirmişti. 7 sayı farkla yenilsek de kupayı kaldırabilecektik. Son saniyeye 74-70 geride giren Efes, Stefanel'li oyuncu Gentile'nin 3'lük atışına engel olmamıştı bilerek. Çünkü bu atış formalite olacağı gibi maçın da son sayısı olacak, kupanın Efes'e gitmesini engelleyemeyecekti. Aynı sene bu kupayı Merter'deki fabrikada yer alan kulüpte görme imkanı buldum ben de...

    

16 Şubat 2013 Cumartesi

İlişkilerimizdeki Mesafeler


Hintli bir ermiş, öğrencileri ile gezinirken Ganj nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş. Öğrencilerden biri “çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince ermiş, “ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile  aktaramaz mıyız?” diye tekrar sormuş. 


Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış: 

“İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.”

“Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur? Aşk... Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır. Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları, gözlerini kavuşturmaları yeterli olur. İşte birbirini gerçek anlamda seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir.”


Daha sonra ermiş öğrencilerine bakarak şöyle devam etmiş: “Bu nedenle tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözcüklerden uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz.”

Problemlerinizi karşılıklı anlayış ve özveri ile çözmeye çalışın. Karşınızdakine, hele ki bu sevdiğiniz bir insansa bağırmadan, sükunetle derdinizi anlatın. Çünkü bağırmak, kırıcı davranmak Hintli ermişin anlattığı üzere mesafeleri artırır... Bu şekilde oluşabilecek mesafeyi kapatmak için gerekli eforu sevginizi kuvvetlendirmek için harcamalısınız...

13 Şubat 2013 Çarşamba

Seni Seviyorum... Daima...

“Sevgililer Gününüz Kutlu Olsun” ile başlamak istiyorum bugün… J

Her sene çiftler tarafından dört gözle beklenen, çoğu zaman biz erkekler tarafından “ekonomik amaçlı” görünen sevgililer gününün geçmişi epey uzun aslında… Kökeni, Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanıyor öncelikle... "Valentine" ismindeki bir din adamının adına ilan edilmiş bir bayram günü... Bu sebeple bazı toplumlarda "Aziz Valentin Günü" olarak biliniyor. “Valentine” kelimesi, batı medeniyetlerinde “hoşlanılan kişi” veya “sevgili” anlamlarında kullanılıyor bu yüzden.

Şubat ayı ne alaka diyeceksiniz; söyleyeyim onu da... Bu tarihin de kökeni antik çağlara dayanıyor. Antik Yunan takvimlerinde, Ocak ayı ile Şubat ayı ortasının arasında kalan zaman “Gamelyon” ayı olarak nitelendiriliyor ve bu ay Zeus ile Hera'nın kutsal evliliklerine adanmış bir dönem...



Antik Roma'da 15 Şubat, bereket tanrısı Lupercus'un onuruna, Lupercalia günü olarak kutlanırmış. Bu günde, Lupercus'un din adamları tanrıya keçi kurban ederlermiş. Daha sonra kafalarının üstüne koydukları bir parça keçi derisi ile Lupercus'u simgeleyerek, Roma sokaklarında koşturup karşılaştıkları herkese dokunurlarmış. Genç kızlar da gönüllü olarak ileri atılır ve bereket tanrısının dokunuşundan paylarını almaya çabalarlarmış. İnanışa göre bu dokunuş sayesinde doğurganlıkları kolaylaşmaktaymış.

Lupercalia bayramının arifesi olan 14 Şubat'ta, genç erkeklerin genç kızların isimlerinin yazılı olduğu bir kura çekerek bayram boyunca çift olma alışkanlığı vardı. Görünen o ki 14 Şubat olarak süregelen sevgililer günü aslında 15 Şubat :-)

Önemli bir anektod daha... 1381 tarihli Parlement of Foules adlı kitaba göre, Fransa ve İngiltere'de 14 Şubat, geleneksel olarak "kuşların çiftleşme günü" olarak bilinmekteydi. Bundan ötürü sevgililer birbirlerine güzel sözler yazan notlar verir ve bunlarda birbirlerine “Valentine” diye hitap ederlerdi.





9 Şubat 2013 Cumartesi

Masa Tenisi Candır; Heyecandır...


Bir yaren ile hafta sonu akşamımı, çok sevdiğim, yapmaktan hatta oynamaktan keyif aldığım bir oyunla geçirince dedim ki "Neden bu kadar zaman ayırdığımız bir aktivite için blog yazmadım bu platformda?"


Bu sporun salon tenisi adıyla bilinen en eski şekli 1880'li yıllarda Hindistan ve Güney Afrika'daki İngiliz ordusu tarafından oynanıyormuş. Puro kutularının kapaklarını raket, yuvarlatılmış şarap şişesi mantarlarını da top olarak kullanırlarmış. File olarak da kitaplar görev alıyormuş :) Belki de puroya tutkum bundandır :)

Peki ben ne zamandan beri bu işteyim ?

Masa tenisine 1996 yılında Şişli Terakki Lisesine devam ederken başlamıştım. Önceleri arkadaşlarımı izliyordum tenefüslerde... Bana çok da mantıklı gelmiyordu, daha çok tenis oynamayı tercih ederdim sanırım ama arkadaşlarımdan bir tanesi neden denemediğimi sorup raketi elime tutuşturunca bir daha bırakmayacağım bu spora sıkı bir giriş yaptım. Takip eden yıl lisede kazandığım şampiyonluktan sonra (ki halen tesadüflerle olduğunu kabul edebilirim) çoooook uzun bir ara verdim. Bir ara Bayramoğlu'nda çocukluk arkadaşlarımla oynadığımı da hatırlıyorum. Orada da açıkçası çok sıkı rakiplerim yoktu.
Derken takvimler 2011 yılının Nisan ayını gösterirken işyerinde arkadaşlarım sanıyorum bir kez daha uyuyan aslanı uyandırdılar. O günden 2012 yılı sonuna kadar -ki bu zaman zarfında 2012 Şubat ayında Ersel kardeşimle katıldığımız şirket turnuvası çok büyük bir tecrübe oldu; hatta kısa süre de olsa birlikte çalışma fırsatı bulduğum Osman Bey ile de bu turnuva sayesinde tanışmıştım- sıkı bir şekilde bu güzel spora devam ettim.
Tam 3,5 ay olmuş. Bu akşam değerli dostum Ersel ile oynarken bu sporu ne kadar sevdiğimi, ne kadar özlediğimi bir kez daha anladım. Sanıyorum, böyle güzel bir fırsat yarattığı için Ersel'e teşekkür etmeliyim buradan...



Sağolasın dostum... Eline Koluna Sağlık... Halen setleri 20-20'den sonra netleştiriyoruz :)   



Devrim niteliğindeki DeFi Protokolü IPOR 22 Mart 2023'te Bitget'te listelenecek

  Bitget, geleneksel finans oyuncuları için IPOR pratik çözümü ile DeFi ve TradFi arasındaki boşluğu dolduracak Victoria, Seyşeller, 20 ...